İslam Kadını, İslam Erkeği, İslami Evlilik
Her evlilik bir tercih, her tercih en hayırlı kılmaktır, diğer seçeneklerden… En hayırlı kılmaktır evliliğine eş seçtiği kişiyi haricindeki tüm kişilerden. Her erkek seçtiği kadınında babalığı elde ederken, arta kalan kadınların ona İslam kardeşlerinden ibaret kalacağı imzasını atar. Babalığa, eş olmaya, “iki kız yetiştirirse eğer Rabbül Aleminin terbiyesi ile mürebbilediği, bilir ki cennete gireceğinin” garantisine imza atar. Bilir ki o iki kızı kendisine veren kadındır, onu cennete hazırlayan, cennet erkeği kılan… Fıtratına teslim olan, İslam ahlakı ile yetişen ve İslami evlilik yapan her erkek islamın erkeğidir. Ve her erkek İslam erkeği olarak doğar.
Ve kadın; İslamın kadını. Her kadın İslam kadını olarak doğar. Ve her İslam kadını da haram kılar tüm seçenekleri tek tercihiyle. Tüm erkekler ona kardeş olurken, günümüzün yargı biçimi olan her türlü dünyevi kariyer yapmayı, erkeğine üstün tutmayıp şeytani kariyerlerin üzerini çizer İslam kadını. Bilir ki cennet dünyevi kariyer yapan kadınların değil “annelerin ayakları altındadır”. Kendisini kadınlıktan anneliğe yücelten erkeğinin, her türlü şeytani kariyerlerden daha üstün olduğunu bilir. Ve bilir ki hiçbir kariyer basamağı ona bu zenginliği, bu lütfu kazandıramaz, tattıramaz.
Ancak şu var ki; Müslümanlar olarak insanın ve fıtratın sahibine teslim olamıyoruz evliliklerimizde de. Kendi fıtratından uzaklaşan her insan kendini mutlu edeceğini sandığı tüm seçimlerinde daha çok uzaklaşmaktadır fıtratındaki mutluluktan ve kendinden. Ve sadece oyalanmaktadır rüyalar aleminde. Her rüya uyanılmaya mahkumdur. Tıpkı bir gün fıtratına uyanan her insan gibi. Erkek bilmelidir ki cenneti kadınında saklıdır. Ve kadında bilmelidir ki cenneti erkeğinde…